Kuzey Afrika ve Endülüs’te Bulunan İslam Medeniyeti Eserleri

Kuzey Afrika ve Endülüs’te Bulunan İslam Medeniyeti Eserleri

İslam medeniyetinin dünyanın pek çok noktasında farklı eserler bırakmış olduğunu bilmek gerekiyor. Yalnızca Arap yarımadasında değil aynı zamanda akla gelmeyecek lokasyonlarda dahi İslam medeniyetinin izlerini görmek mümkün olabiliyor. Bunların başında Endülüs geliyor. İspanya’nın güney kesimlerde yer alan özerk bir bölge olan Endülüs’te İslam medeniyetine ait eserler yer alıyor. Aynı zamanda Kuzey Afrika’da da bu eserlere rastlanabiliyor. 

Avrupa’da yer alan El Hamra sarayı aslında yalnızca tek bir mimari niteliğe sahip değil. Sarayın 1232 yılında atılan temeli yıllar boyunca yeni eklentiler yapılarak genişletilmiştir. Günümüzde de mimarisiyle göz dolduran El Hamra sarayı Endülüs’te görebileceğiniz en iyi mimari yapılar arasındadır. Hem şaheser niteliği taşıyarak İslam medeniyetini yansıtması hem de lokasyon olarak Avrupa’da olması bu açıdan değerlidir.

Kuzey
Kuzey Afrika ve Endülüs’te Bulunan İslam Medeniyeti Eserleri

İslam Mimarisi niteliğinin yanında Granada şehrinde bulunan El Hamra sarayı mozaik ve çini işlemeciliği, tahta ve taş oymacılığı gibi çok sayıda el sanatını da en spesifik örneklerle bizlere sunabiliyor. Endülüs emevileri için devam soyundan olan Beni Ahmer devletinin kurucusu Muhammed bin Ahmer döneminde ilk kez El Hamra sarayının temelleri atılmıştır. Kendisi I. Muhammed olarak da anılmaktadır. 

El Hamra sarayının isminin hikâyesi de oldukça etkileyicidir. Zira Arapça kökenine bakıldığında El Hamra ne demek diye soranlar kırmızı kızıl cevabıyla karşılaşacaklardır. Bu ismin seçilmesinin ise iki farklı sebebi var. Birincisi Endülüs’te Granada şehrinde bulunan El Hamra sarayı kil kullanılarak inşa edilmiştir. Kil ise kırmızı renktedir ve bu yüzden duvarlarında kırmızıyı andıran bir renk görmeniz mümkündür. Üstelik sonrasında da yapılan ek binalarla beraber sarayın tamamına güneşin battığında vurduğu kırmızı ışığa benzer biçimde ışıklandırmalar yapılmıştır. Bu ışıklandırmalarda da kırmızı tonları seçilmiş, kızıl kırmızı ismini sonsuza dek yaşatması sağlanmıştır. 

Halk tarafından çoğu zaman masallarda tasvir edilen sarayın El Hamra sarayı olduğu düşünülüyor. Taş ve ahşap oymacılığının en üst seviyelerini gözlemleyebildiğimiz El Hamra sarayının taş duvarlarında bir oyma ile ‘’La Galibe İllallah’’ yazmaktadır. Yazılı olan sözün Türkçe anlamı ise ‘’Allah’ın dışında kazanan yoktur’’ şeklinedir. 

Zaman geçtikçe pek çok tarihi eser ve güzide mimari yapı yaşanan yozlaşmanın etkisiyle yok olabiliyor. İslam medeniyetine ait yapılar bu minvalde daha da tehlike altında oluyor. Örneğin Endülüs yani İspanya özelinde düşünüp mercek altına alırsak güney kesimler dışında hiçbir İslami esere rastlanmadığını rahatlıkla ifade edebiliyoruz. Güney kesimlerinde de her şehirde bu mimari yapılara ve tarihi eserlere rastlamak olanaksız. Genellikle Sevilla, Granada, Cordoba gibi Andalucia eyaletinde bulunan şehirlerde İslam medeniyetine ait izler görebiliyoruz.

Andalucia eyaletindeki şehirlerde yer alan İslam medeniyetine ait eserler turistik açıdan değerli görülüyor. Aralarında ise şunlar yer alıyor. 

  • Kurtuba Ulu Camii
  • El Hamra Sarayı
  • El Melviye (La Giralda)
  • Caferiye Sarayı
  • Altın Kule
  • Alkazar tarzında yapılar 
  • Hamam kalıntıları
  • Kale kalıntıları ve surlar 

Ayrıca İspanya ve özellikle güney kesimleri olan Endülüs’te ortaya çıkan, İslami mimariden doğan bir anlayışla karşılaşmak mümkündür. Günümüzde İspanyol mimarisi olarak addedilen bu tarz Müslümanların yapı stillerinden benimsenerek oluşturulmuştur. Yine sanat açısından bakıldığında Arte Mudejar olarak adlandırılan hem eski hem de yeni inşa edilen çok sayıda İspanyol yapıda da göz önüne çıkabiliyor. Ki Arte Mudejar aynı zamanda Müdeccen Üslubu olarak İslam medeniyetinin bir parçasıdır. 

İspanyolca zengin bir dil olmakla beraber Arapça kökenli 4 bin kelimeyi de içerisinde barındırmaktadır. İşte bunun getirisi olarak bilhassa Endülüs’te bulunan İslami eserlere bakıldığında da, yeni inşa edilen İspanyol yapılarına bakıldığında da Maşrık-Mağrib-İber sanatları çok ciddi bir uyum içerisinde bizlere seyir zevki yaşatabiliyor. Ki bu estetik tarz tamamıyla İslam medeniyetinin getirisi olarak bu coğrafyada doğmuştur. Kullanılan desenler, renk seçimleri, uygulanan motifler ve mimari çalışmalar İslami mimarinin esintilerini gözler önüne sermektedir. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.


Giriş Yap