İnfak kültürünün dinimizde çok önemli bir yeri vardır. Peki nedir bu kültür? Hz. Osman’ın meşhur infakı nedir? Merak edilenleri örneklerle anlatacağız.
Bakara suresi 3. Ayette der ki: Kim gayba inanırsa, namazı kılar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak eder.
İnfak kültürü, Rabbimizin memnuniyetini kazanabilme şerefine nail olmak için şahıslarında elinde bulunan varlıkların ALLAH yolunda harcanması, maddi durumu iyi olmayanlara destek olunmasıdır. Örneğin zekat da infak kültürü içine girer. İçten gelerek yapılan yardımlar, fitreler sadakalar da infaktır. Sadece ekonomik değil, manevi olarak da insanlara yardımda bulunmak infak kültürü içinde yer alır. Kendi ilminizi, bilginizi başka kişilere aktarmak da bir infak örneğidir.
Gerçekten Müslüman olan kişiler, kendisine verilen bütün; para, ev, araba, altın, sığır, koyun, deve… Ne varsa Rabbine ait olduğunu anımsamalıdır. Bu fani dünyada gelip geçiciyiz, sadece bize verilen mallarla bir süre oyalanıp zaman geçiriyoruz. Ama o verilen malların infak edilmesi mutlaktır ve gerçek Müslümanlığın da gerekliliğidir. İnfak sayesinde zengin – fakir arasındaki uçurum azalır. Ayrıca insanlar, ekonomik durumuna göre değil, kişiliğine göre değerlendirilmeye başlanır. Zenginler, infak yapmazsa bu sefer yoksul kişiler onlara karşı nefret duygusu besleyebilir, infak bunun olmasının da önün geçer.
İnfak kültüründe zenginler de paylaşmayı bilir, bencilliği bir kenara bırakır. İnfak kültürünün en önemli özelliği, göstere göstere değil, kimse bilmeden, sadece Rabbini memnun etmek için yapmalıdır. İnfak ederken yani yardımda bulunurken yardımı alan kişinin kesinlikle kalbi kırılmamalıdır. Ne demiş Mevlana: Ya kırdığın kalbi ALLAH seviyorsa? Bilemezsin. Bilseydin ödün kopardı, dokunamazdın. Her ne olursa olsun kimseyi kırmamak gerekir.
Eğer bir kişi infak yaparken herkese yayıyorsa buradan kazanç elde etmeye çalışıyorsa yaptıklarının hiçbir hayrı olmayacaktır. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de iyilik yapan kişilerin sevabı 10 kat artarken infak kültürü ile yardım yapanların sevabı 700 mislidir.
Bakara Suresi 261. Ayette der ki: Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her biri yüz tane olan bir dane gibidir. Ve Allah, dilediğine ödülü daha da kat kat arttırır. Çünkü Allah, lütuf sahibidir, her şeyi bilendir.
İnfak kültürünü benimseyenler malları bitecek diye çekinmesinler. İnfak kültürü ile yardım yapanların varlıkları daha da bereketli olacaktır. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v), çok eli açık ve insanlara yardım etmeyi seven bir Peygamberdi. ALLAH’ın Resulü, yardım yaparken onları Müslüman ya da başka biri diye ayırt etmemiş, ihtiyacı olan hemen her gördüğü kişiye destek vermiştir. Zekat verilecek mallarını da ihtiyacı olanlara dağıtmıştır. Birçok kişiden Peygamberimize (s.a.v) hediyeler sunulmuştur ama o kendine almak yerine sahabelerine vermiştir. Sahabeler de dertlerin en yoğun olduğu zamanlarda aralarında yardımlaşmışlardır. Hz. Osman, Hz. Ömer gibi İslam için önemli isimler de Rabbi için malların infak etmişlerdir.
İnfak kültürü, ALLAH’ın Resulü ile birlikte başlamış ve birçok çağda da bu gelen sürmüştür. Bireysel olarak yardımlar belirli bir yere kadar ulaşırken güvenilir vakıflar bu yardımları daha iyi organize ederek dağıtabilmektedir. Özellikle sağlık, eğitim ve konaklama gibi yerlerin inşaatı yüksek maliyet gerektirir, bu da vakıflar sayesinde yapılır. Tabii, vakıflara bağışlanan, infak edilen paraların gerçekten ihtiyacı olanlara gittiğinden emin olmalıyız.
Hz. Osman’ın İnfakı Nedir?
Hz. Osman (r.a) cömertliği ile biliniyordu. İnfak hakkındaki en güzel bağışı, örneği de kendisi göstermiştir.
Abdurrahman bin Hubâb (r.a) anlatıyor:
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ashâbını Ceyşü’l-Usre’ye yardım etmeleri için teşvik ederken ben de yanındaydım. Osman bin Affân -radıyallâhu anh- ayağa kalktı ve:
–Ey Allâh’ın Rasûlü! Allah yolunda çuluyla ve semeriyle yüz deve benden! dedi.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ordu için bağışta bulunmaya tekrar teşvik etti. Hazret-i Osman yine kalkıp:
–Ey Allâh’ın Rasûlü! Allah yolunda çuluyla ve semeriyle iki yüz deve benden! dedi.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- tekrar teşvikte bulundu. Yine Osman -radıyallâhu anh- kalktı ve:
–Ey Allâh’ın Rasûlü! Allah yolunda çuluyla ve semeriyle üç yüz deve benden! dedi.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i minberden inerken gördüm, hem iniyor hem de:
Osmân’a (bu fedâkârâne infâkı sebebiyle) bundan sonra yapacağı hiçbir şey zarar vermez! Osmân’a bundan sonra yapacağı hiçbir şey zarar vermez! buyuruyordu. (Tirmizî, Menâkıb, 18/3700; Ahmed, V, 63)
Hazret-i Osman, buna ilâveten bin dinar getirip Allah rızâsı için infâk etmiştir. (Tirmizî, Menâkıb, 18/3701)
Bu rivâyetler, Hazret-i Osman’ın müstesnâ cömertliğini ifâde etmekle beraber, Allah yolunda infâkın ne kadar makbûl ve mağfirete vesîle olduğunu göstermektedir.
