İman ve İkrar İlişkisi Nedir?

İman ve İkrar İlişkisi

İnanç kalben inanma meselesidir. Müslümanlar için İslam’ı kabul etmenin en temel şartı olan Kelime-i şahadet getirmek tabii ki olması gereken bir ritüeldir. Fakat bu ağızdan çıkan kelimelerden ziyade kalben duyulan inanma içgüdüsü, iman etme ve onaylama meselesidir.

İman
İman ve İkrar İlişkisi Nedir?

Kelime-i şahadet getiren bir kişinin ağzından dökülen cümlenin anlamı ‘’Allah’tan başka yaratıcı yoktur, Muhammed ise onun kulu ve elçisidir’’ şeklindedir. Bu öylesine söylenecek bir söz değil aynı zamanda kalben inanılacak ve bu inanç doğrultusunda tasdik edilecek bir cümledir.

Çünkü iman bir noktada kalben temiz düşünceden, inanıştan ve onaydan gelmektedir. Dilimizden dökülen ve çıkan sözcükler ikrardır. Fakat iman kalben yapılabilecek bir olgudur. Kesin suretle onaylamak, Allah’ın vasıflarını kabul etmek, onun gücünü, kudretini ve merhametini bilmek, ahiret gününe, cennete ve cehenneme, onun peygamberlerine inanmak iman için en önemli unsurlar arasındadır. Bunların kalbi duygularla olması ise gerçek olması açısından mühimdir.

Bir nevi Müslüman olmak için kelime-i şahadet getirmek yani ikrar etmek şarttır. Ancak bu tamamıyla yaşadığımız geçici dünyada şart olan ve aslında imanın bir kıstası olmayan aşamadır. Asıl önemli olan nokta ise kelime-i şahadeti kalpten hissetmektir.

  • İman etmek

Ameli ve ikrarı her daim zorunlu kılar. Kalben onay ve inanç gerektirir.

  • İkrar etmek

Onaylanan, inanılan ve kabul edilen bir şeyi dille onaylamaktır.

Tabii ki burada ikrar olmadan iman olmaz demek doğru bir önerme olacaktır. Zira Allah(c.c) biz kullarına bazı ibadetleri farz kılmıştır. Bunları yerine getirirken ya da ibadet dışında hayatımızın rutini içerisindeyken Allah(c.c) ismini ikrar etmek bize her zaman imanımızı güçlendiren bir detay olarak geri döner.

Kişinin kalbiyle iman ettiğini diliyle de ikrar etmesi elzemdir. Her Müslüman kalbiyle iman edip, diliyle ikrar etmelidir diye boşuna denmemiştir. Zira burada kalple inanmalı, dille bunu söylemeli ve ifade etmeli buyrulmuştur. Ancak bu sayede Müslümanlar arasında en doğru olanlardan birisi olabilirsiniz. İyiliğinizi imanınızla yoğurarak bunu her fırsatta ikrar etmeniz durumunda, Allah(c.c)’in yolundan sapmamanız koşuluyla, peygamber efendimiz Hz. Muhammed(sav)’in ayak izlerini takip ettiğiniz müddetçe O’nun merhametine nail olabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.


Giriş Yap