Edirne Selimiye Camii’nin Mimari Özellikleri Neler?

Edirne Selimiye Camii

Edirne Selimiye Camii’nin mimari özellikleri büyüleyici bir takım niteliklerle ön plana çıkmaktadır. Özellikle dönemin şartlarına göre son derece üst düzey bir mimari örneği olan Selimiye Camii gerek yerli gerekse yabancı turistlerin ziyaretçi akınına uğruyor.

Edirne
Edirne Selimiye Camii’nin Mimari Özellikleri Neler?

Edirne’de inşa edilen Selimiye Camii dönemin Osmanlı padişahı II.Selim tarafından yaptırılmıştır. 1568 yılı itibariyle yapımına başlanan cami hem İslami öğeler hem de Osmanlı mimarisini çok net yansıtmasıyla eşsiz bir yapı olarak nitelendirilir. Ki UNESCO dünya mirasları listesinde yer alması bunu kanıtlar niteliktedir.

1568 yılında başlayan dört minareli camiinin yapımı 1575 yılına kadar sürmüştür. Toplam 7 yıl boyunca 15 bin işçinin çalıştığı inşaatında Mimar Sinan ustalık eserim diye bahsettiği Selimiye Camii’ni en ince ayrıntılarına kadar zarafet ile donatmıştır. Cami öyle bir tasarıma sahip ve öyle geniş bir alana inşa edilmiştir ki ibadet kapasitesi 6 bin kişidir.

Her ne kadar sultan II. Selim tarafından yaptırılan bir cami olsa da kendisi vefatından ötürü Selimiye camiinin bitmiş halini görememiştir. Caminin açılışı inşaatın tamamlandığı 1575 yılında gerçekleştirilmiş ve açılışı Yıldırım Beyazid yapmıştır.

Selimiye Camii’nin Özellikleri

Yüzyıllardır ayakta kalmayı başarmış en nadide eserlerden birisi olarak halen daha ibadete açık olan Edirne Selimiye Camii pek çok mimari özelliğiyle de büyülemektedir. Minareleri bu büyüleyici detaylardan sadece bir tanesidir. Her biri üç şerefeden oluşan dört minaresi vardır ve bu minareler geleneksel cami planlarında olduğu gibi kubbeyle bitişik yapılmamıştır.

Yani Selimiye Camii’nin içerisinden bakıldığında minareleri görmek mümkün değildir. Minarelerin içerisinde şerefelere çıkan üç ayrı merdiven vardır. İşin daha da ilginç kısmı bu üç merdiven birbirlerine paralel değildir. Yani kesiştikleri bir nokta bulunmamaktadır. Üç kişi üç ayrı merdivenden çıkarak minarenin şerefelerine ulaşabilir. Ulaşana kadar da birbirlerini görmezler. Böyle bir deha ürününü 1500’lü yıllarda ortaya koyan Mimar Sinan halen daha sırlarla dolu bir mimari tekniğe sahip olduğunu kanıtlamaktadır.

Edirne’nin görece daha orta bir noktasına konumlandırılmış olan Selimiye Camii’ne Edirne’nin neresinden bakarsanız bakın ulaşabilirsiniz. Yani görüş açınızda mutlaka Selimiye olacaktır. Tabii ki günümüz şehir planlamaları ve kentsel dönüşümler neticesinde artık bu geri planda kalmaya başladı diyebiliriz. Fakat halen daha şehrin %70’inden Selimiye Camii rahatlıkla görülebilmektedir.

Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden birisi olması, İslam mimarisinde de parmakla gösterilen eserler arasında sayılması Selimiye Camii’ni daha da dikkat çekici kılıyor. Ki mimari özellikleri sebebiyle dünya mimarlık literatüründe bile araştırmalara konu olabiliyor. Tamamen kesme taş kullanılarak inşa edilen caminin toplam kapladığı alan 2.475 metrekare iken içi 1.620 metrekare olup 6 bin kişiye ibadet etme şansı tanıyor.

Minareler hariç yüksekliği 43.28 metre olan Selimiye Camii’nin kubbe yüksekliği ise 31.30 metredir. Mimar Sinan tarafından ortaya koyulmuş olan bir mimarlık dehası 8 dayanıklı cami modelinin en belirgin örneğini Selimiye Camii olarak gösterebiliriz. Keza Selimiye Camii’nin içerisinde kubbeyi tutan 6 metre genişliğinde kemerler bulunur ve 8 büyük payeye oturan kubbe hiçbir kolon desteği olmadan yüzyıllardır mimari bir şölen yaratır.

Selimiye Camii’nin minareleri 70,89 metre yüksekliğe sahiptir ve her biri 3.80 santimetre çapındadır. Dört zarif minaresinin her birinde üç tane şerefesi bulunur. Aynı zamanda yalnızca minaresi, kubbesi ve mimari yapısının müthiş estetiği ile değil işçilikleriyle de tüm dünyada konuşulmaktadır.

Selimiye Camii pek çok taş, mermer, çini, ahşap oyması ve sedef süslemelerini bünyesinde barındırır. Mermer işçiliği özellikle mihrap ile mimberi süsler. Ayrıca caminin içinde tam ortaya konumlandırılan ve 12 mermer sütun üzerine oturtulmuş olan bir müezzin mahveli yer alır. Mahvelin hemen atlında ise bir su kaynağı bulunur.

Eğer çini eserleri söz konusu ise ve 16.yüzyılın en iyi çini örneklerini arıyorsanız adresinizin Selimiye Camii olması gayet olasıdır. İznik’te özel olarak hazırlanan ve sıratlı tekniği kullanılarak uygulanan çiniler caminin atmosferini çok daha farklı bir noktaya taşımaktadır.

İç hacmi kadar dış külliyesi ile de büyük bir cami olan Selimiye Camii taş duvarlarla çevrili bir külliye yapısına sahiptir. Bu külliye yapısının içerisinde Arasta çarşısı da bulunur. Yine Darül Hadis, Darül Sübyan, Darül Kurra yapıları da dış avlu içerisindedir. Darül Hadis bölümü günümüzde Türk İslam eserleri müzesi olarak ziyaretçi kabul etmekte olup aktiftir. Eğer Darül Kurra bölümünü ziyaret etmek istiyorsanız burada da Vakıf eserlerini görebilirsiniz.

Camiye gelir sağlaması adına kurulmuş olan kapalı çarşı Arasta halen daha yerel esnafın yoğun bir biçimde ticaret yaptığı yerlerin başında gelir. Arasta’nın inşasına Mimar Sinan tarafından başlanmış olsa da akabinde devamını Mimar Davut Ağa getirmiştir. 2011 tarihi itibariyle UNESCO dünya mirasları listesinde yer almaya hak kazanan Edirne Selimiye Camii kültürel varlık olarak tescillenmiştir. Tüm Müslümanların ya da diğer dini inançlara tabii olanların mimari açıdan da görmesi ve bu başyapıta şahit olması gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.


Giriş Yap