Medeniyetin tarifi genel anlamda belli olsa da herkesin kafasında farklı bir düşünce vardır. Siz de burada kendi duygularınızı, fikirlerinizi aktararak medeniyet hakkında bir şeyler yazınız.
Konu: Medeniyet
Ana Fikir: Medeniyetin gelişimi
Giriş: Medeniyet kelimesinin dilimizdeki tarihi
Gelişme: Medeniyetin gelişimi
Sonuç: Etnosentrizm
Medeniyetin Dilimize Geçişi
Osmanlı zamanında Arapçadan dilimize çok kelime geçmiştir. Medine kelime manası olarak şehir demektir. Osmanlı Türkçesiyle birlikte medeniyet halini alan kelime aslında köken olarak yönetmek anlamı taşır. Medeni kelimesi de şehirli manasına gelmektedir. Biz bu kelimeyi daha çok uygarlık anlamında değerlendireceğiz.
Medeniyetin Gelişimi
Medeniyet, tarih boyunca birkaç kez değişmiş ve bugün bile çeşitli şekillerde kullanılmaktadır. Çoğu kişinin daha az gelişmiş olarak kabul ettiği toplumların aksine, genellikle yüksek düzeyde kültürel ve teknolojik gelişmeye sahip insan toplumlarını tanımlamak için kullanılır. Ancak bu tanım belirsizdir, özneldir ve insan toplumlarının uzun geçmişleri boyunca nasıl değiştiğine dair modern bilim tarafından artık kabul edilmeyen varsayımları beraberinde taşır.
Etimolojik olarak, İngilizcede medeniyet (civilization) kelimesi Latince civitas veya ‘ şehir ‘ terimi ile ilgilidir, bu yüzden bazen kalıcı bir yerleşim yeri olmayan göçebe insanları ve kabul edilmeyen yerleşimlerde yaşayanları bir kenara bırakarak, bazen kentsel devlet düzeyindeki toplumlara atıfta bulunur.
Kentsel veya devlet düzeyinde bir organizasyona sahip değiller. Bazen belirli bir karmaşıklık derecesine ulaşmış insan toplulukları için bir etiket olarak kullanılabilir. Kültürle neredeyse aynı anlama gelir ve hatta bir veya daha fazla ayrı devleti içeren bölgesel geleneklerle bağlantılıdır Ege uygarlığı, Çin uygarlığı, Mısır Uygarlığı örnek olarak verilebilir.
19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında, Avrupalı bilim adamları arasında, tüm insan topluluklarının, bir toplumun koşullarının kademeli olarak iyileştiği doğrudan bir ilerleme sürecine dâhil olduğuna yaygın olarak inanılıyordu.
Bu değişikliklerin bir parçası olarak toplumların farklı aşamalar yaşadığına inanılıyordu: Vahşet, barbarlık ve sonunda medeniyet… Bu bağlamda medeniyet, insan toplumunun uzun yolculuğunda son durak olarak anlaşılmıştır.
Bu sosyal evrimin farklı aşamaları, belirli insan topluluklarıyla eşitlendi. Paleolitik ve Mezolitik avcı-toplayıcı topluluklar vahşilik aşamasının bir parçası olarak kabul edildi. Neolitik ve Tunç Çağı çiftçileri barbarlık aşamasının bir parçası olarak kabul edildi ve son olarak Tunç Çağı kentsel toplulukları (özellikle) Yakın Doğu’da uygar dünyanın erken bir aşaması olarak kabul edildi. Bugün bu yaklaşım, henüz uygarlaşmamış insan topluluklarının bir şekilde aşağı olarak görüldüğü bir kültürel üstünlük tutumuyla bağlantılı olduğu için artık geçerli değildir.
Etnosentrizm Görüşleri
Günlük konuşmalarda, medeniyet kelimesini, insan haklarına saygı veya hasta ve yaşlılara karşı şefkatli bir tutum gibi bir dizi ahlaki değer sergileyen bir toplum tipine atıfta bulunmak için kullanma eğilimi vardır. Ahlaki değerler kaçınılmaz olarak tek taraflı ve etnosantrik olduğundan, bu sorunlu olabilir.
Belirli bir kültür tarafından medeni olarak kabul edilen bir davranış, başka bir kültür tarafından anlamsız olarak değerlendirilebilir veya hatta korkuyla görülebilir. Tarih bu konuda çok sayıda örnek kaydeder. Ünlü bir rivayete göre: Herodot Ölülerini yakan bir grup Yunanlı ile onların ölülerini yiyen Kallatiai olarak bilinen Kızılderililerin çelişkili cenaze törenlerini anlatılmaktadır.
Belirli bir kültür tarafından ‘medeni’ olarak kabul edilen bir davranış, başka bir kültür tarafından anlamsız olarak değerlendirilebilir veya hatta dehşetle görülebilir.
