Hazreti İbrahim Peygamberin Hayatı Bilgiler

hayati

Hazreti İbrahim peygamberin hayatı ve mucizeleri hakkında kısa bilgileri sizler için derledik. Hazreti İbrahim peygamber neler yaşamıştır ve kimlere tebliğ etmiştir sorularının yanıtlarını hazırladık.

Hazreti İbrahim Peygamberin Hayatı Bilgiler

Hazreti İbrahim Kimdir? Kısaca Hayatı Hakkında Bilgiler

Hz. İbrahim’in (a.s.) hayatı ve mucizeleri ile tanınan çok kıymetli bir peygamber olarak kabul edilmektedir.

Hz. İbrahim (a.s.) Babil’in doğusunda Dicle ve Fırat ırmakları civarında dünyaya gelmiştir. Babasının adı Taruh’tur. Hz. İbrahim’in (a.s.b) dış görünüşü orta boylu, ela gözlü, güzel ve güler yüzlü, açık alınlı, ayak izlerine kadar şekil ve şemailce Hz. Muhammed’e (s.a.v) en çok benzeyen insan olduğu belirtilmektedir.

Her peygamberin bir sıfatı bulunmaktadır. Hz. İbrahim (a.s.) Halilullah yani Allah’ın dostu sıfatıyla anılan bir peygamberdir. Aynı zamanda  Hz. İbrahim’in (a.s.) diğer bir sıfatı da Ebu’l-Enbiya yani Peygamberler Babası’ olmaktadır.

Hazreti İbrahim (a.s) Hanif dininde bir peygamberdir. Kendi döneminde yaşayan Keldani Adında bir kavram gönderilen Hazreti İbrahime 10 sayfalık suhuf indirilmiştir.

Hazreti İbrahim hanımları, Hz. İsmail’in (a.s.) annesi Hacer, Hz. İshak’ın (a.s.) annesi Sare validemizdir.

Hz. İbrahim (a.s.) döneminde zalim bir hükümdar olarak bilinen Nemrut ile mücadele veren ve Nemrut ve halkını kendi dinine davet eden bunun içinde ateşe atılacakken Allah tarafından verilen emirle ateşin yakamadığı suya dönüştüğü odunların ise balık olduğu mucizeyi yaşayan peygamberdir. Bu dönemde Babil hükümdarı Nemrut kendi heykelini yaptırmış ve halkına tapmalarını emretmiştir. Bunun üzerine Hazreti İbrahim peygamberin halkı Allah’ın dinine davet etmesi ve yapılan heykele tapmayacağını söylemesi ile Nemrut tarafından ateşe atılması sonrasında bu ateş kendisini Allah’ın izni ile mucize olarak yakmaması onun mucizesinin yıllarca günümüze kadar ulaşarak görülmesi onun oldukça önemli bir peygamber olduğunu göstermektedir.

Hazreti İbrahim’in ateşe atılması ve ateşin onu yakmaması üzerine iman edenlerin bir kısmını da alıp Urfa’nın güneyine hicret ermesi sonrasında kendisine inanmayan Keldani kabilesi helak olmuştur.

Keldani kabilesinin helak olmasında toz halinde sivrisinek sürülülerinin onlara saldırması ile olmuştur. Daha sonra Nemrut ise bir sineğin beynine girmesi ile helak olmuştur.

Hz. İbrahim (a.s.) kendisine Peygamberlik vazifesi verildikten sonra birçok ağır imtihandan geçmiş ve bu imtihanlardan başarı ile geçmesi ve tam bir imana sahip olması nedeniyle kendisine Halilullah lakabı verilmiştir. Bu imtihanlardan en ağır olanlarından biri de oğlu İsmail (a.s.) ile kurban etmesinin istenmesi ve onun bu imtihanı geçmesi ile  insanlık kurban kesmeyi ondan öğrenmesi mümkün olmaktadır.

Hazreti İbrahim daha sonra oğlu İsmail (a.s.) ile birlikte Kabe’yi inşa etti. Kabe’nin inşası sırasında Hz. İbrahim’in (a.s.) üzerine çıkıp duvar ördüğü ve üstünde insanları hacca davet ettiği kabul edilen taş veya onun bulunduğu yere Makam-ı İbrahim denilmektedir.

Hz. İbrahim (a.s.) Kabe’nin inşasını tamamladıktan sonra kendisine Cebrail (a.s.) tarafından hac ibadetinin nasıl yapılacağını öğretilmiş ve o da bu ibadeti insanlara öğreterek hac yapmaya davet etmiştir. Hazreti İbrahim birçok konuda ilkleri yaşayan bir peygamber olarak o dönemde vakıf işlerini de ilk yapan kişi olarak kabul edilmektedir.

Hz. İbrahim’in (a.s.) adının Kur’an-ı Kerim’de 69 defa geçmesi onun oldukça kıymetli bir peygamber olduğunu göstermektedir. Ayrıca Kur’an’da 14. Surenin adı İbrahim Suresi’dir. Kur’an’da duası en çok nakledilen peygamber İbrahim Aleyhisselam’dır. Ülü’l-azm (En yüksek derecedeki) peygamberlerdendir.

Hz. İbrahim’in (a.s.) 200 veya 175 yaşında vefat ettiği ve Kabe’de Makam-ı İbrahîm ile Zemzem arasındaki yerde defnedildiği rivayet edilir. Başka bir rivayete göre kabri Filistin’in el-Halil şehrinde Hz. Sare’nin yanındadır.

Hazreti İbrahim Hakkında Bilinen Diğer Ayrıntılı Bilgiler

Hz. İbrahim (a.s.) en yüksek derecedeki peygamberlerden olarak kabul edilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de Allahu Teâlâ’nın Halil yani dost olarak adı geçmektedir

Hazret-i İbrâhîm (a.s.) Bâbil’in doğusunda Dicle ve Fırat ırmakları arasındaki bölgede dünyâya gelmiş ve burada hayatının bir kısmında yaşamıştır.

Bir rivâyete göre, babası hâlis bir mü’min olan Târuh’tur. Târuh vefât edince, Hz. İbrâhîm’in (a.s.) annesi, Târuh’un kardeşi olan Âzer ile evlenmiştir.

Hazreti İbrahim peygamberin bir özelliği de peygamberlerin atası olarak kabul edilmesidir. Hazreti İbrahim üç semavi dinin kutsal kitaplarında doğduğu, yaşadığı ve peygamberlik için gönderildiği kavimler farklı farklı gösterilmiştir. En doğru kaynak olarak kabul edebileceğimiz İslam’a göre, Hz. İbrahim Şanlıurfa’nın Harran ilçesinde doğmuş, daha sonra babasıyla birlikte Babil şehrine göç etmiş ve burada yaşamaya devam etmiştir. Milattan önce 2000’li yıllarda yaşadığı rivayet edilse de tam olarak ne zaman peygamberlik yaptığı bilinmemektedir.

Kur’an’da Hz. Musa’dan sonra ismi en çok geçen peygamberdir. Küçük yaşlarında aklını ve mantığını kullanarak Dünya’yı yaratan olağanüstü bir gücün olduğunu ve bu gücün o zamanlar tapılan putlar olmadığını fark etmiştir. Putları kırdığı için zamanın hükümdarı tarafından ateşe atılarak cezalandırılmış, tam ateşe atıldığı sırada ateş suya dönüşmüş ve böylece yanmaktan kurtulmuştur. Bu olayın ardından Nemrut tarafından sürgün edilmiştir. O da sırasıyla Babil, Mısır ve Filistin’e göç ederek yaşamına devam etmiştir.

Bu süreçte kendisine eşi Sare, yeğeni Lut ve bir avuç havarisi eşlik etmiştir. Yaşı ilerlemesine rağmen Allah’tan bir erkek evlat istemiş, hatta oğlu olursa onu Allah’a kurban edeceğini söylemiştir. Allah’da duasını kabul ederek ona Hz. İsmail’i göndermiştir.

Hz. İbrahim, oğlu İsmail büyüdükten sonra Allah’a verdiği sözü yerine getirmeye karar vermiş ve oğlu İsmail’i tam öldürecekken Allah tarafından İbrahim aleyhisselama bir koç indirilmiştir. Daha sonra Hz. İbrahim oğlu İsmail yerine bu koçu kurban etmiştir. Hem oğlu İsmail hayatta kalmış, hem de o, Allah’a verdiği sözü yerine getirmiştir. Daha sonra Müslümanlar tarafından bu olay gelenek haline gelmiş ve kurban kesmek bir gelenek haline gelmiştir.

Kuran’da Hz. İbrahim’in nasıl öldüğüne dair bir açıklama bulunmamaktadır. Fakat bir rivayete göre bir gün Azrail, Hz. İbrahim’in yanına yaşlı bir insan görünümünde gelir. Hz. İbrahim ona yemek ikram etmek ister ancak onun yemek yemeye takati yoktur. Hz. İbrahim ona kaç yaşında olduğunu sorar, o da Senden iki yaş büyüğüm. Der. Bunun üzerine Hz. İbrahim Allah’a dua ederek, onun durumunda acı çekerek ölmek istemediğini, ecelinin hemen gelmesini istediğini söyler. Allah onun duasını kabul ederek hemen oracıkta Hz. İbrahim’in canını alır.

Hz. İbrahim’in Hayatı ve Mucizeleri Nelerdir?

Hz. İbrahim peygamberin atası olarak bilinen bir peygamber olmasının yanında mucizeleri ve Allah’a görür gibi ibadet etmesi ve iman etmesi ile tanınan bir peygamberdir. Bu nedenle Hazreti İbrahim’in hayatında pek çok mucize bulunmaktadır. Ateşe atılması, Kabe’yi inşa etmesi, oğlunun kurban edilmesi olayları gibi birçok imtihanı imanı ile başarıyla geçmiştir.

Hazreti İbrahim peygamberin gençlik yıllarında çocuğu olmamış ve onun mucizelerinden biri de yaşlandığında çocuk sahibi olması ile Allah tarafından çocuk sahibi olması ve çok sevdiği çocuğunu kurban edilmesi istendiğinde ise onu kurban etmekten başka bir çaresi olmadığını anladığında ona indirilen Koç ile kurban geleneğini oluşturması da başka bir mucizedir. Bu mucizeden sonra kurban bayramı kutlanmaktadır.

Hazreti İbrahim’in inancını ilk olarak kendi aklıyla sorgulaması ve daha sonra tüm bu yaratılanları yaratanın yüce bir yaratan olduğuna kanaat getirerek Allah’a inanması onun mucizelerinden biridir.

Daha sonra Kabe’yi inşa etmesi ve Kabe’ye Hacer’ül Esvet taşını yerleştirmesi ve onun döneminde zemzem suyunun bulunması da büyük mucizeler arasında yer almaktadır.

Hazreti İbrahim uzun süre yaşayan bir peygamber olması ve peygamberlerin babası olması ile Allah’a olan inancı ile de Hanif dinine bağlı olmasıyla günümüze kadar ulaşan mucizeleri olan bir peygamberdir. Ateşe atılması ile ortaya çıkan Urfa’da bulunan Balıklı göl ve içindeki balıkların, zemzem suyu ve Kabe’nin inşaatı ile de onun mucizelerinin günümüze ulaşması da halen mucizelerinin varlığını sürdürdüğünü göstermektedir.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık