SinopluKoca

Arap Atasözlerinin Gücü: Bilgelik ve Hayat Dersleri

Arap Atasözleri dünya çapında geniş bir etkisi vardır. Binlerce yıl öncesine dayanan bu özlü ifadeler, Arap kültürünün ve dilinin derinliğini ve zenginliğini yansıtır. Bu makalede, Arap atasözlerinin bilgeliğini, bu atasözlerinin toplumumuzda ve bireysel yaşamlarımızda nasıl etkili olabileceğini ve öğütlerin evrensel etkisini tartışacağız.

Arap atasözleri, genellikle hayatın karmaşıklığını ve insanların karşılaştığı çeşitli durumları anlatan kısa, özlü ifadelerdir. Bu atasözleri, genellikle yaşam deneyimlerini, toplumsal değerleri ve ahlaki ilkeleri yansıtır. Ayrıca, bu atasözleri genellikle bir tür öğüt ya da ders verir.

Birçok Arap atasözü, zamanın ve mekanın ötesinde evrenseldir. Bunlar, hayatın çeşitli yönlerini ve deneyimlerini anlamamızı sağlar. İster günlük yaşamla ilgili basit bir konu olsun, ister daha karmaşık ve derin bir konu, Arap atasözleri bize bir dizi farklı konuda iç görü sağlar.

Arap atasözlerinin gücü, genellikle onların geniş uygulamalarında yatar. Bu atasözleri, hem genel toplum için hem de bireysel yaşam için çeşitli öğütler ve dersler sunar. Bu özlü ifadeler, hayatın zorluklarına karşı bilgelik ve direnç kazanmamıza yardımcı olabilir. Ayrıca, bu atasözleri genellikle karmaşık fikirleri ve kavramları anlamamızı kolaylaştırır.

Örneğin, El kitabı olmayanın başı derde girer atasözü, bilgiye ve öğrenmeye verilen önemi vurgular. Damlayan su, taşı deler atasözü ise, sabrın ve azmin gücünü anlatır. Bu tür atasözleri, bireysel yaşamımızda ve toplumumuzda değerli dersler sunar.

Arap atasözlerinin evrensel etkisi, dünyanın dört bir yanındaki farklı kültürler ve toplumlar tarafından kabul görür. Bu atasözleri, genellikle farklı dil ve kültürlerde benzer ifadelerle bulunabilir. Bu, Arap atasözlerinin evrensel niteliklerini ve geniş etkisini gösterir.

Sonuç olarak, Arap atasözlerinin gücü ve etkisi, bireylerin ve toplumların karşılaştığı zorlukları anlamamıza, hayatın karmaşıklıklarını çözmemize ve daha iyi kararlar vermemize yardımcı olur. Bu özlü ifadeler, hem toplumsal hem de bireysel düzeyde derin bir etkiye sahiptir ve hayatın çeşitli yönlerini anlamamıza yardımcı olur.

Arap atasözleri, genellikle deneyimler, bilgelik ve insana dair doğrular hakkında öğütler ve dersler veren kısa ifadelerdir. Atasözlerinin kalıcı olmasının nedeni, genellikle evrensel gerçekleri yansıtması ve herkesin hayatında anlamlı ve geçerli olabilmesidir.

Bu atasözleri, aynı zamanda Arap kültürünün ve tarihinin bir yansımasıdır. Birçok Arap atasözü, tarih boyunca Arap toplumlarında yaşanan deneyimler ve olaylardan ilham alır. Bu atasözleri, toplumsal değerleri, inançları ve ahlaki normları yansıtır. Bu nedenle, Arap atasözlerini incelemek, Arap kültürünü ve tarihini anlamak için de değerli bir yöntem olabilir.

Bunun yanı sıra, Arap atasözlerinin dil ve anlatım gücü de dikkate değerdir. Arapça, çeşitli anlamları ve nüansları ifade edebilen zengin ve karmaşık bir dildir. Arap atasözleri, genellikle bu dilin gücünü ve zenginliğini gösterir. Birçok atasözü, kısa ve özlü olmasına rağmen, derin ve karmaşık fikirleri ve duyguları ifade eder.

Bir başka önemli yönü ise Arap atasözlerinin evrenselliğidir. Evet, bu atasözleri belirli bir kültür ve tarihten doğmuştur, ancak mesajları ve dersleri genellikle evrensel niteliktedir. Sabır acıdır, ama meyvesi tatlıdır veya Kötülük yapmayan kötülük bulmaz gibi atasözleri, çeşitli kültürler ve toplumlar tarafından kabul görebilir.

Sonuç olarak, Arap atasözlerinin gücü ve etkisi, onların evrenselliğinde, bilgeliklerinde ve derin anlamlarında yatar. Bu atasözleri, hayatın çeşitli yönlerine ilişkin derinlemesine bilgi ve anlayış sağlar. Her bir atasözü, yaşamın karmaşıklığını ve güzelliklerini ifade eden birer bilgelik hazinesidir. Arap atasözlerini anlamak ve uygulamak, hayatın daha geniş resmini görmemizi ve kişisel ve toplumsal düzeyde daha bilinçli ve bilge olmamızı sağlar.

Arap
Arap Atasözlerinin Gücü: Bilgelik ve Hayat Dersleri

Arap Atasözleri

El ağzıma düşmez, kahrını çekerim. (La tadri, araki tughrafi)

İnsan neye kanaat ederse, ona sahip olur. (Al-insan ma ahsana yartha bihi)

Ağlayan gözler, gül bahçesine benzer. (El-‘aynu llati tabki, nahnu nahlukha)

İyilik yap, denize at; balık bilmezse, Allah bilir. (Ihsan wa-ardih fi l-bahr, in lam ya’rifuhu l-hut, ya’rifuhu l-lah)

Düşmanlarınızla bile dostça ilişkiler kurun. (Usaddid adawatak, ahlankan ala nafsik)

Kötü ahlak, yalanın anasıdır. (Al-akhlaq al-sawda, umm al-kadhib)

Allah’a tevekkül et, ama deve bağlamayı da unutma. (Tawakkal ala Allah, wa-la tansaw al-jamal)

Dikenler arasında gül yetişmez. (Layanab al-wardu bayna al-akhdari)

İyi bir dost, karanlıkta bir fener gibidir. (Al-sadiqu al-tayyibu ka-mashal fi l-thulumat)

Sabır acıdır, ama meyvesi tatlıdır. (Al-sabr samum, walakinnaha tammat)

Çalışmadan rızkını beklemek, sahibini aç bırakır. (Man lam yasta’amil, lam yarzuq)

Büyük söz söyleyen, büyük söz yemelidir. (Man kata, fa-yakul)

Aşk, körlüğe sebep olur. (Al-hubb ya’umi l-basara)

İnsan, düşündüğüne inanır. (Al-insan yu’min bi-ma yahtamiluhu fi nafsihi)

İyi bir komşu, evin en iyi süsüdür. (Al-jaru al-tayyib, zein al-dar)

Kimse kendi kabuğundan dışarı çıkamaz. (La yakhruja ahadun min qishrihi)

Kötü arkadaş, insanı kötülüğe sürükler. (Al-sadiqu al-sawb, yuharribu l-insan ila l-sharr)

Önce düşün, sonra hareket et. (Fikratan thumma harakatan)

Dostlar, zor zamanlarda belli olur. (Al-ashab tuzharu fi l-ayyam al-qariba)

Sabır bir ağaçtır, meyvesi tatlıdır. (Al-sabr shajarat, wa-thamara tamma)

. İnsan, konuştuğu dildir. (Al-insan lisanihi ya’ti)

Kötü niyetli bir kişi, dost görünse de düşmandır. (Man kana yuridu l-sharr, walakinahu yatlubu ala an yakunu al-sadiq)

Sükûnet, hikmetin anahtarıdır. (Al-sakina miftahu al-hikma)

İyilik, insanın kendi kendine yaptığı bir hazine gibidir. (Al-ihsan khazanatu l-insan l-nafs)

Ahlak, insanın yüzünde parlar. (Al-akhlaq tastamiru fi wajh al-insan)

İnsan, yaptıklarının sonucunu taşır. (Al-insan yahmilu thamarat a’malihi)

İyi bir arkadaş, karanlıkta yol gösterir. (Al-sadiq al-tayyib, yahdi fi l-thulumat)

Bir Arap atasözü der ki

İnsan, sözüyle kendi durumunu ortaya koyar. (Al-insan ya’rifu nafsahu bi-kalamihi)

Zaman, her şeyin ilacıdır. (Al-waqt, dawa’u kulli shay’)

İyi bir komşu, uzak bir akrabadan daha değerlidir. (Al-jaru al-tayyib, afdal min al-qarib al-ba’eed)

İnsan, başarıya azimle ulaşır. (Al-insan yablaghi al-najah bi al-irada)

Çalışmadan zafer elde etmek, bir hayalden ibarettir. (Man labisa al-nasib, fa-innahum yahrumu min al-manam)

Sabır, kederin ilacıdır. (Al-sabr, dawa’u al-huzn)

Doğru yoldan şaşan, varacağı yeri kaybeder. (Man adhalla an al-sirat al-mustaqim, yafqad maqamuhu)

İyi bir öğrenci, iyi bir öğretmendir. (Al-talib al-tayyib, mu’allimun jayyid)

Allah’tan korkan, hiçbir şeyden korkmaz. (Al-muttaqi min Allah, la yakhafu shay’an)

Düşmanını yakından tanıyan, onu yenecektir. (Man ‘arifa ‘aduwwahu min qarib, fa-sayaghlibuhu)

İyi bir başlangıç, işin yarısı demektir. (Al-bidaya al-tayyiba, ni’matu nisf al-amal)

Kötü bir haber, kuşlara bile yayılır. (Al-khabar al-sawb, yus’aru fi al-tuyur)

Hızlı atılan ok, hedefini vurur. (Al-sahmu al-musarri’, yumsihu al-maqsud)

İyi bir düşünce, başarının temelidir. (Al-fikra al-tayyiba, asasu al-najah)

İyi bir söz, insanın değerini artırır. (Al-kalima al-tayyiba, tu’zizu al-insan)

İnsan, yaptığı işten sorumludur. (Al-insan mas’ulun an a’malihi)

İyilik, kalbin zenginliğidir. (Al-ihsan, ghina al-qalb)

İnsan, aklıyla değil, kalbiyle görür. (Al-insan la yubsiru bi aqlihi, wa-lakin yubsiru bi qalbihi)

Kıskançlık, kötülüğün kaynağıdır. (Al-hasad, ‘aynu al-sharr)

Hatasını kabul etmek, erdemdir. (Al-ikhlas min al-khataya, fadlu)

İyi bir dost, zor zamanlarda belli olur. (Al-sadiq al-tayyib, yu’daru fi al-ayyam al-kashshaha)

Öfke, insanın düşmanıdır. (Al-ghadab, ‘aduwwu l-insan)

Dilin ucundaki söz, kalbin derinliğini ele verir. (Kalimatu lisanika, tufshi ila ‘uyuni qalbik)

Deniz kıyısında yürüyen, denizin tuzunu tadabilir. (Man yamshi ‘ala sha’ti l-bahr, ya’tami milha al-bahr)

Su, susuzluktan daha değerlidir. (Al-ma, al-ja’ri minhu afdal)

Arap Atasözleri ve anlamları

Çalıntı üzengiyle at binme. (La tarkabu al-faras bi farsin musta’nil)

Çok konuşanın, çok hata yapma ihtimali vardır. (Man yatakallam kathiran, ‘ala an yukhti’a kathiran)

Her yolculuk, bir deneyimdir. (Kullu safarin, tajriba)

Karıncaların bile bir yolculuğu vardır. (Lilnamlah safaratun)

Güven, insanlar arasında hızla kaybedilir, yavaşça kazanılır. (Al-ithm bayna al-nas, yutribu ‘ajalan wa yurji’a bi shawk)

Geçmişe takılıp kalan, geleceğe ulaşamaz. (Man i’takala bil-mazlum, lam yas’ad ila al-mustaqbal)

Şeytanın tuzaklarına düşmek, ahmaklığın göstergesidir. (Man waqa’ fi siyarat al-shaytan, dalalat al-ahmaq)

Uyuyan düşmanı uyandırma. (La tunsibil ‘aduwwa al-nayyima)

Bir kuş, tek başına yaz yaprağını sallayamaz. (Tayyarun wahidun la yasta’ti bi nafsahu an yadhrib waraqata al-sayf)

İki düşman arasında barışı sağlamak, zor bir iştir. (Al-sulhu bayna al-‘aduwwayn, amrun ‘ushsh)

İyi bir kitap, bir hazine gibidir. (Al-kitab al-tayyib, miftahu khazinah)

İyi bir dost, karanlık gecede bir mum gibidir. (Al-sadiq al-tayyib, ka-shamsa fi l-layl al-daw’i)

Sabır, acının kardeşidir. (Al-sabr, akhi al-alam)

İnsanın aklı, başına değil, kalbine konuşur. (Aqlu al-insan yatakallam ila qalbihi, la ila ra’sihi)

Gözler, kalbin aynasıdır. (Al-a’yunu mir’atu qalb)

Bir adım atan, yolun yarısını almıştır. (Man tahaddatha khutwatan, qad khtamira nisf al-tariq)

Sükûnet, en iyi ilaçtır. (Al-sakinatu, afdal al-adwiyah)

İnsanlar ateşe düşmez, kendileri atlar. (La yuqad al-nas bi al-nar, walakin nufusahum yuqaduha)

Dikenli yoldan geçen, güller toplar. (Man masha ala al-tariq al-mushakaka, yahmilu al-qara)

İki kulak, bir dilin üstünde olmalıdır. (Ithnata udhun, fihimi wahid)

İnsanlar aynı çatı altında yaşasalar da gökyüzüne farklı bakarlar. (Al-nas yasquun sama’an wa-hidatan, walakin natharatuhum muta’addidah)

Kıskançlık, aklın kardeşidir. (Al-hasad, akhi al-aql)

Kusursuz dost arayan, dostsuz kalır. (Man ibtala al-sadiq al-kamil, fa-sayakunu bidun sadiq)

Yavaş yürüyen, daha uzun yol alır. (Man yamshee bi-shawk, yutalliqu ila ab’ad al-masir)

Zaman, kurnazların düşmanıdır. (Al-waqt, ‘aduwwu al-hakim)

İyi bir söz, karanlığı aydınlatır. (Al-kalima al-tayyiba, tamit al-thuluma)

Küçük adımlarla bile ilerle, durma. (Mutaqallidan bi khutwatin saghiratin, la tantaqil)

İnsanlar plan yapar, Allah da planlarını yapar. (Al-nas yu’minun bi al-makr, wa-l-lah yamkur)

Küçük bir sır, büyük bir dostluk demektir. (Sirrun saghirun, sadqah kabeerun)

İnsan, aynada yüzünü göremez. (Al-insan la yara wajhahu fi al-mir’ah)

İyi bir öğrenci, iyi bir öğretmendir. (Al-talib al-tayyib, mu’allimun jayyid)

Arapça Atasözleri Arapça yazılışı

Kıymetli bir şeyi kaybedersen, onun değerini anlarsın. (Ithaa fatahata shay’an qimmatan, tafqadu thamamahu)

İnsanın başına gelen her şey hayırlıdır. (Maa yusib al-insana shay’un illa kana khayran lahu)

İnsan, aklını kullandığı sürece yaşar. (Al-insan ya’ishu madama yasta’mil aqlih)

Sabır, her kapının anahtarıdır. (Al-sabr, miftah kulli bab)

Kötü bir niyet, iyi bir niyeti yok eder. (Al-niyyah al-sawba, tamhit al-niyyah al-tayyibah)

İnsan, yaptığı işten sorumludur. (Al-insan mas’ulun an a’malihi)

İnsanlar plan yapar, Allah da planlarını yapar. (Al-nas yu’minun bi al-makr, wa-l-lah yamkur)

Küçük bir sır, büyük bir dostluk demektir. (Sirrun saghirun, sadqah kabeerun)

İnsan, aynada yüzünü göremez. (Al-insan la yara wajhahu fi al-mir’ah)

İyi bir öğrenci, iyi bir öğretmendir. (Al-talib al-tayyib, mu’allimun jayyid)

Kıymetli bir şeyi kaybedersen, onun değerini anlarsın. (Ithaa fatahata shay’an qimmatan, tafqadu thamamahu)

İnsanın başına gelen her şey hayırlıdır. (Maa yusib al-insana shay’un illa kana khayran lahu)

İnsan, aklını kullandığı sürece yaşar. (Al-insan ya’ishu madama yasta’mil aqlih)

Sabır, her kapının anahtarıdır. (Al-sabr, miftah kulli bab)

Kötü bir niyet, iyi bir niyeti yok eder. (Al-niyyah al-sawba, tamhit al-niyyah al-tayyibah)

İnsan, yaptığı işten sorumludur. (Al-insan mas’ulun an a’malihi)

Ayaklarını yorganına göre uzat, aksi halde başın ayaklarına değer. (Irha raqabaka ‘ala qimatiha, fa-in lam taf’al, fa-ra’suka taqul lil-arjul)

İki öğütçü, bir çuval un dövemez. (Ithnata wa’ida la yajozzan fi julli wahid)

Yılanın bile bir aşığı vardır. (Lil-hayati habiban jayyidan)

Düşmanınızı yakın tutun, ısırmak için. (Ashrib ‘aduwwaka qariban, litakuluhu)

Fazla bilgi kurtuluşa götürmez, ama insanları güldürür. (Al-‘ilmu al-kathir la yahmilu ila al-najah, walakin yusallimu al-nas)

Gülme, gül bahçesinde bir gül kalmış olabilir. (La tabki, la’allaka fi bayt al-nahl)

Akıllı insan, başkalarının hatalarından ders alır. Aptal insan ise kendi hatalarından ders almaz. (Al-‘aqil yata’allam min a’duwwihi, wa-l-safih la yata’allam min nafsihi)

İnsanın en büyük düşmanı, yatakta uyku hali. (A’duwwu al-insan al-akbar, hiya al-nawm fi al-firash)

Öğrenmek için düşmek, öğrendikten sonra düşmekten daha iyidir. (Li-ta’allumi faqa’an, khayrun min ba’da al-ta’allumi faqa’an)

Her şeyi ciddiye alma, en ciddi şeyin bile bir espri yanı vardır. (La tattakhidh kull shay’in jiddan, fa-inna li-kulli shay’in nafaha)

İyi bir gülümseme, bir yüzük kadar değerlidir. (Al-tabassum al-tayyib, qadr al-khalk)

Bilgi, boş bir kafa gibi değildir, ona dolu bir kafa gereklidir. (Al-‘ilm laysa ka ra’s safa, bal yatluqu ra’san malu’an)

Balık bilmezse, suyun tadını kim bilir? (In lam ya’rif al-samak, faman ya’rif lawna al-ma’)

Eğlence, kalbin ilacıdır. (Al-lahzah, dawa’u al-qalb)

Sadece sana gülen yüzlerle değil, sana arkandan gülerek gülümseyen yüzlerle de dost ol. (La tas’al bi wajhin yadhaq lika, bal tas’al bi wajhin yadhaq minka min wara’i)

Her gün bir fıkra anlat, doktor uzak dursun. (Kullu yawmin hadithan, yabqau al-tabib ‘anak)

Dostunla gülerken dişlerini say, düşmanınla ağlarken gözyaşlarını sayma. (Ithaa daheka ma’ al-sadiq, hsab a’ndahu al-asnan, walakin ithaa baka ma’ al-‘aduww, la tahsub ‘indahu al-dumu’)

Arap Atasözleri ve Türkçe Manaları

Aptal birine bile ders verebilirsin, ama aptal birine akıl veremezsin. (Inna laka yamkinu ‘an tu’dallima ahadan walakin laka la tu’atinuhu ‘aqal)

İki zıplayan keçi arasında bir koyun olma. (La takun bayna ‘izratain yatluban bil-litham)

İyi bir şaka, kederin en iyi ilacıdır. (Al-lazhah al-tayyibah, afdalu dawaa al-huzn)

Sözün ucu düşmana saplanır, ama kılıcın ucu geri döner. (Shawk al-kalimah yatallaq bih al-‘aduww, wa-lakin shawk al-sayf yartaddu)

Akıllı insan, parayı cebinde, cebi parada tutar. (Al-‘aqil yahmilu al-mal fi jaybihi, wa-l-jaybu fi al-mal)

İyi bir espri, bir tartışmayı bile yumuşatabilir. (Al-nuktah al-tayyibah, tukhaffif al-munazarah)

İyi bir söz, yüzlerce tavsiyeden daha etkilidir. (Al-kalimah al-tayyibah, afdalu min mi’ah nasiha)

Gülen bir insan, hayatını güzelleştirir. (Al-insan al-dahik, yuhanni hayatahu)

Akıllı insan, mantarın nerede yetişeceğini bilir. (Al-‘aqil yu’lamu ‘ayna yatamarru al-khamir)

İyi bir güldürü, bir ağrıyı unutturabilir. (Al-mizah al-tayyib, yansa la yathkur al-‘alam)

Akıllı insan, kendi ayaklarının üzerinde durur. (Al-‘aqil yuqimu ‘ala qadamihi)

İnsanlar peşinden gider, insanın peşinden yalnızca köpeği gider. (Yattabi’ al-nas, yattabi’ al-insan fakat)

Bir kahkaha, en iyi ilaçtır. (Al-dahikah, afdal dawa’)

Sütün içinde kalan, peyniri çalmıştır. (Man baka fi al-laban, fa-qad saqata al-jubn)

İyi bir espri, hüzün bulutlarını dağıtabilir. (Al-nuktah al-tayyibah, tafarraq sahab al-huzn)

İyi bir dost, zor zamanlarda bile şaka yapmaktan vazgeçmez. (Al-sadiq al-tayyib, la yanqati’u min al-lazhah fi al-‘ayyam al-sa’iba)

Akıllı insan, şakayla gerçeği ayırabilir. (Al-‘aqil yastaqsimu bayna al-lazhah wa al-haqiqah)

Kötü bir espri, bir dostluğu bile bozabilir. (Al-nuktah al-sawba, tuhazzim al-sadqah)

İyi bir gülümseme, sizi birçok kapıyı açabilir. (Al-tabassum al-tayyib, yuftah laka abwaba kathirah)

Akıllı insan, gözlerini kapatıp kalbini kullanır. (Al-‘aqil yugsil al-a’yun wa yasta’mil al-qalb)

İyi bir şaka, bir hüzün anını bile aydınlatabilir. (Al-mizah al-tayyib, yunawwir lahzan wa’idan)

Aptal biriyle tartışmak, bir eşekle yarışmaktan farksızdır. (Al-mujadalah ma’a safihin, ka al-musabakat ma’a himarin)

İyi bir espri, bir sorunu çözmek için en iyi araçtır. (Al-nuktah al-tayyibah, hiya al-wasitah al-afdalu li-hal al-mushkilah)

İyi bir espri, kederin sert kabuğunu kırar. (Al-nuktah al-tayyibah, tuqatta’ qishra al-huzn)

Akıllı insan, ne zaman susacağını da bilir. (Al-‘aqil yu’lamu mata yasmutu)

İyi bir gülme, kalbi ve ruhu besler. (Al-dahikah al-tayyibah, tughanni al-qalb wa al-nafs)

Aptal insan, aklını elmas gibi korur, asla kullanmaz. (Al-safih ya’ni ‘aqlihi ka al-yakut, lam yasta’mil bihi abadan)

Güldüren, kalpleri de ısıtan bir doktordur. (Al-muzahhiq, tabibun yashmi’u al-qulub)

Bir gülümseme, en zor durumları bile aydınlatabilir. (Tabassum wahid, yunawwir al-ahwal al-mushakkakah)

Akıllı insan, sadece ne zaman konuşacağını değil, ne zaman susacağını da bilir. (Al-‘aqil yu’lamu laysa faqa mata yatakallamu, walakin mata yasmutu)

Espri, kalbe giren bir anahtar gibidir. (Al-nuktah, miftah yadkhulu al-qalb)

Aptal biriyle tartışırken kendi zekânı da kaybedersin. (Ithaa mujadalah ma’a safihin, tad’u ‘aqlaka ma’a ‘iqdika)

İyi bir espri, tüm gününüzü aydınlatabilir. (Al-mizah al-tayyib, yunawwir yawmakum kulluh)

İyi bir espri, kederin içinden geçebilir. (Al-nuktah al-tayyibah, tamur min bayni al-ahzani)

Akıllı insan, espriyle kalbi ve akılları birleştirir. (Al-‘aqil yajma’u al-qalba wa al-aqla bi al-mizah)

Espri, hayatın tuzudur. (Al-mizah, milh al-hayat)

Aptal biriyle savaşmak, okyanusta yüzmek gibi bir şeydir. (Al-mujahadah ma’a safihin, ka al-siyah fi al-bahr)

İyi bir gülme, stresin en iyi düşmanıdır. (Al-dahikah al-tayyibah, ‘aduwwu al-istirahah al-afdalu)

Akıllı insan, bir espriyle bin kelime söyleyebilir. (Al-‘aqil yasta’ti bi nuktah wahidah an yatakallam bi alf kalimah)

Espri, insanların birbirine yakınlaşmasını sağlar. (Al-mizah, yusabbibu taqarub al-nas)

Aptalca espri, zekânın cenazesidir. (Al-mizah al-sawba, janazah al-‘aql)

İyi bir espri, anlamını kaybetmeden güldürür. (Al-nuktah al-tayyibah, yudhih bi ghayri an yafqada)

Akıllı insan, espriyle kalpleri iyileştirir. (Al-‘aqil yashfi al-qulub bi al-mizah)

İyi bir espri, gülümsemeyle başlar ve kahkahayla son bulur. (Al-nuktah al-tayyibah, bada’atan bi tabassum wa ikhraman bi al-dahikah)

Akıllı insan, espriyle düşmanlarını bile güldürebilir. (Al-‘aqil yastati’u bi al-mizah an yudhih ‘aduwwahu)

Espri, insanları birleştiren bir dil gibidir. (Al-mizah, lisanan yajma’u al-nas)

Aptal biriyle şaka yapmak, seviye düşürmek gibidir. (Al-lazhah ma’a safihin, ka altaharruz fi al-marhalah)

İyi bir espri, hafifliğiyle yükleri kaldırır. (Al-nuktah al-tayyibah, bi huffatiha tuhmi al-athmar)

Akıllı insan, espriyle zorlukları yenip eğlenir. (Al-‘aqil yatajarrabu bi al-mizah ‘ala al-mushkilat wa yasta’zi)

Espri, beyin için egzersizdir. (Al-mizah, ri’ayatun li al-dima’)

Aptal biriyle espri yapmak, incir ağacına nar çiçeği asmak gibidir. (Al-lazhah ma’a safihin, ka tahawwilat al-qabath al-teeni fi shajarati al-tin)

İyi bir espri, sıkıntıların üzerine güneş gibi doğar. (Al-nuktah al-tayyibah, tamur ‘ala al-ashaq fi zill al-shams)

Akıllı insan, espriyle çevresini aydınlatır ve neşe saçar. (Al-‘aqil yunawwir muhitahu bi al-mizah wa yabsut al-farah)

İyi bir espri, zekânın tacıdır ve gönüllerin şenliğini getirir. (Al-nuktah al-tayyibah, turki al-‘aql wa tahni al-qulub)

Exit mobile version